752
16:06
11.10.2021

11-10-2021

ESPİYE'NİN TARİHÇESİ

Espiye adına ilk defa "Espiyelü" şeklinde Osmanlı tahrir defterlerinde rastlanmaktadır. 1515 tarihli defterde "Çepni eli" olarak belirtilen Espiye "Eşter Oğlu Mustafa Bey Zeameti" olarak kaydedilmiştir. Bu nedenle Espiye adının menşeini buradan bakmak gerekir. Espiye kelimesi Farsça "Esb" kelimesinden türetilmiştir. Hayat Büyük Türkçe Sözlük'te "Esb" kelimesi "At, Beygir" anlamına gelmektedir. Bu kelimeye eklenen "i-yelü" eki, iki anlamda olabilir. Birincisi "Atlık, atların bol olduğu yer" anlamında mütalaa edilebilir. İkincisi de "Yelü" sözcüğününün "yalu, yalı" biçiminde ses ve şekil değiştirmesinden yola çıkılarak "yalı atı" şeklinde olabileceğidir. Her iki anlamda da Espiye kelimesi Türklerin vermiş olduğu bir addır. Çünkü Türk töresinde "at, avrat, silah" kutsallık derecesinde önemli kavramlardır. Eski Türkler at üstünde uyur, at üstünde yer içerlerdi. Bu durumda, Espiye ister "yalı atı" isterse "atlık" anlamına gelsin, Türklerce çok kıymetli bir isimle anılmıştır.

Eski çağlarda Espiye adı bölgede yaşayan halk tarafından bilinmiyordu. Daha doğrusu, Yağlıdere deresi ve Gelevera Deresi arasındaki geniş düzlüğün adı henüz konulmamıştı. Bu yöreye ad verilmesi Müslüman Türklerin gelişi ile olmuştur. O tarihlerde (MÖ 656) Espiye düzlüğünün hemen yanı başında Yağlıdere kenarında Andoz Kalesi ve Tirebolu'da Merkez Kalesi vardı.

Antik çağlarda Tirebolu'yu kuran halkın Miletoslular olduğu ve dolayısıyla Espiye arazisine bu halkın hâkim olduğu belirtilmektedir. Tirebolu'yu Miletoslular'ın kurduğunu, MS 1. YY 'da Plinus'un yazdığı "Natural History" adlı eserinden anlaşılmaktadır. Yine aynı eserden Miletosluların Karadeniz'de 90 kadar şehir kurdukları yazılmaktadır. Atinalı Kesnepheron'un (MÖ 430-355) "Anabasis" adlı eserinden MÖ 401'de Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Kolh'ların Driller'in, Halib'lerin, Tibaren'lerin yaşadıkları anlaşılmaktadır. Driller'in Kıpçak Türklerinin ataları olan Kimmerler'in bir boyu olduğu ve hatta Tirebolu adının "Dırıbolu" biçiminde buradan geldiği iddia edilmektedir. O tarihlerde Tirebolu'ya bağlı olan Espiye'nin eski sakinlerinden birinin de Driller olabileceği bu açıklamalar ışığında söylenebilir.

Espiye daha sonraları, Pontus Krallığı, Roma ve Bizans hâkimiyeti altında kalmıştır. 1204 yılında Haçlı Ordularının İstanbul'u işgal etmeleri ile İstanbul'dan kaçan Aleksious'un Trabzon'a gelerek burada Trabzon Rum İmparatorluğu'nu kurması üzerine bu devletin sınırları içinde yer almıştır.

Espiye'nin Türk yurdu olması Oğuz Türklerinin bir kolu olan Çepnilerin bölgeye gelmesiyle başlar. Oğuz Han'ın üç oğlundan biri olan Çepniler XII. ve XIV. YY 'da Kürtün bölgesine gelmesiyle Karadeniz kıyıları Türkleşmeye başlamıştır. Çepniler bugünkü Ordu, Mesudiye bölgesinde Hacı Emiroğulları Beyliği'ni kurmuşlardır. On binden fazla atlıdan oluşan bir orduya sahip olan Hacı Emiroğulları Beyliği Doğu Karadeniz Bölgesi'nde hâkim olan Trabzon Rum İmparatorluğu'na pek çok akınlar düzenleyerek sıkıntılı günler yaşatmıştır. O tarihte, tüm Karadeniz sahillerine Rumlar, dağlık kesimlerine de Türkler hâkim idiler. Bir müddet sonra Hacı Emiroğulları Beyliği'nin başına Hacı Emir Bey'in oğlu Süleyman Bey geçmiştir. Süleyman Bey, ilk olarak uzun süredir fethetmeyi düşündüğü Giresun'a 1397 yılında bir sefer düzenlemiştir. Zorlu mücadelelerden sonra Giresun şehrini zapt etmiştir. Bu sebeple ona "Giresun Fatihi" unvanı verilmiştir. Ancak Giresun'un zaptı ile Espiye Türklerin eline geçmemişti. Trabzon Rum İmparatorluğu'nun sınırları buradan başlıyordu. Giresun'un fethi ile Keşap, Dereli ve Giresun Merkez Türk hâkimiyetine girmişti.

Aradan 64 yıl geçtikten sonra Trabzon Rum İmparatorluğu'na son verilecekti. Bu zaferle birlikte Espiye ve tüm Karadeniz ebedi Türk yurdu olmuştur. Bölgede Osmanlı hâkimiyetinin başlaması ve Rum hâkimiyetinin sona erdirilmesinde Çepniler büyük rol oynamışlardır. Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon Rum İmparatorluğu'na son vermek üzere düzenlemiş olduğu seferde bölgeye çok önceden yerleştikleri için ve bölgeyi iyi tanıdıkları için yardım ettiler. Bu nedenledir ki, Osmanlılar Çepnileri pek çok vergiden muaf tutmuşlardır.

1515 tarihli Osmanlı kayıtlarına göre, o günlerde Espiye'nin 16 haneden (konuttan), Andoz'un ise 6 haneden oluştuğu anlaşılmaktadır. Bunun anlamı Espiye'nin o tarihlerdeki nüfusunun 80-90 kişi olduğudur. Sonuç olarak, Espiye 480-500 yıllık bir yerleşim yeridir.

Andoz Kalesi'ne gelince uzunluğu 90 adım, genişliği ise 20 adım olan küçüçük bir kale olup burada halk yaşadığını söylemek mümkün gözükmemektedir. Andoz Kalesi olsa olsa hemen yanı başındaki denizi ve yolları gözetleme amaçlı olarak kullanılmış olabilir.

Espiye, gerek Osmanlılar gerekse Pontus ve Trabzon Rum İmparatorluğu dönemlerinde idari bakımdan il olarak Trabzon'a ve ilçe olarak da Tirebolu'ya bağlı kalmıştır. 16. YY' da bölgenin idari yapısı nahiyeler (beldeler) şeklinde idi. Çepni bölgesinde 7 nahiye kurulmuştu. Bunlar, Yağlıdere, Bayramoğlu, Karaburun, Üregir, Eskiyomlu, Alahnas ve Kürtün nahiyeleri idi. O dönemde Espiye, Cibril, Andoz, Adabük ve Akköy Yağlıdere Nahiyesi içinde, Dikmen, Keçiköy, Oğulca (Avluca), Kozköy, Tağnalcuk (Taflancık), Manastır-ı İslam, Çepniköy ve Kurugeriş köyleri de Bayramoğlu Nahiyesi içinde yer almışlardır. Tarihi bakımdan en az Espiye kadar eski olan yukarıda isimlerini saydığımız köyler, bugün hala aynı adlarla anılmaktadırlar.

 I. Dünya Savaşı sırasında tüm Anadolu gibi sıkıntılı günler geçiren Espiye Rusların Harşit Çayı'na gelmesiyle düşmana karşı 3'ncü Ordu bünyesindeki birliklerle mücadele etmiştir. Espiye'nin Arpacık köyü 3'ncü Orduya bağlı 2'nci Kafkas Kolordusunun bünyesindeki 37'nci Kafkas Tümenine karargâh merkezi olarak hizmet vermiştir. 37'nci Kafkas Tümeninin komutanlığını Eylül 1916'dan Ocak 1918'e kadar Miralay Hacı Hamdi Bey (Pirselimoğlu) yapmıştır. Arpacık konum olarak Gelevera'nın kenarında Güce'nin ve Şabankale'nin tam olarak karşısında yer almaktadır. Adabük'teki pirinç tarlaları askerin iaşesinde kullanılmıştır. Ayrıca Adabük'te bakım, tamir ve imalathane bulunmaktaydı. Savaş devam ettiği Kasım 1917'lerde Erkan-ı Harbiye Nazırı Enver Paşa Espiye mıntıkasını teftiş ederken Espiye'deki misafirhanede kalmıştır. Bu misafirhane savaş sonunda Rus heyeti ile görüşmelerde de kullanılmıştır.

Kurtuluş Savaşı'nda da bir taraftan askerlik şubeleri kanalı ile diğer taraftan Osman Ağa'nın Giresun'da kurduğu gönüllü birlikleri ile katılmıştır. Öte yandan aynı zamanda Espiyeli olan o günlerin Giresun Askerlik şubesi Reisi Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan'ın gönüllü birliklerine asker vermiştir. Espiye'ye bağlı Kurugeriş Köyü'nde doğan Hüseyin Avni Alpaslan, I. Dünya Savaşı'na Şark Cephesinde katılmış, Harşit Savunmasında da 37'nci Kafkas Tümenine bağlı 110'uncu Alayın komutan vekilliğini yürütmüştür. Aynı zamanda bir fikir adamı da olan Hüseyin Alpaslan Türk Yurdu Dergisi'nde milliyetçi yazılar yazmışi "Otçugöçü" ve "Çepni Boyu"nu inceleyen makaleler kaleme almıştır. Kurtuluş Savaşımız sırasında, Giresun'da kurulan iki gönüllü alaydan 42.Piyade Alayı'nın teşekkülünü sağlamıştır. Sakarya-Dumlupınar Savaşlarına çağrılarak cepheye gitmiş, 30 Ağustos 1921 tarihinde Mangaltepe Sırtlarında şehit olmuştur.

Espiye Cumhuriyet döneminde Tirebolu'nun kazasıydı. Tirebolu Kazasının Espiye nahiye merkezi olan Espiye köyünde Çam köyünün de birleştirilmesi suretiyle belediye teşkili hakkında Devlet Şurası Umumi heyetince verilen 28 Eylül 1953 tarih ve 53/227,229 sayılı karar üzerine 13 Kasım 1953 tarihli onayla Espiye Belediyesi kurulmuştur.

1957'de çıkarılan bir kanunla Espiye Tirebolu ilçesinden ayrılarak müstakil ilçe statüsü elde etmiştir.  Bu tarihin Espiye için başka bir önemi daha vardır. Bu tarihe kadar pirinç yetiştirilen Espiye'de sıtma hastalığının artış göstermesi nedeniyle çeltik ekimi hükümet tarafından yasaklanmıştır.

KAYNAKLAR:

1- Espiye Kaymakamlığı

2- Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi

3- Adnan YAZICI, Birinci Dünya Savaşında Harşit Savunması

Yayın Tarihi: 11.10.2021